Mehmet Yaşar ARCA- İstanbul Üniversitesi(İ.Ü)
Hepimiz bir kere olsun keşke onun yerinde olsak demişizdir. Ne güzel iş… Hem en güzel yerleri gez, en güzel yemekleri ye. Hem de para kazan. 360 Tv’de yayınlanan “Lokman Dağ Bizim Şehirde “ programı sunucusu Lokman Dağ ile söyleştik. Kendisinden bu işin bu kadar kolay olup olmadığını öğrenmeye çalıştık.
Lokman Dağ 1985 Mardin doğumlu. Ege Üniversitesi’nde Radyo Televizyon Sinema (RTS) okudu. Okul yıllarında Radyo Kampüs Ege’de bir çok program yaptı. Sky TV, Hürriyet Gazetesi, Posta Gazetesi, Doğan Haber Ajansı, Star Haber, FOX Haber gibi çeşitli gazete ve kanallarda muhabir olarak görev aldı. 360 Tv’de sunduğu sabah kuşağı haberlerinin ardından aynı kanalda gezi programcılığı yapmaya başladı. Akşam Gazetesinde gezi yazıları yazıyor. Aynı zamanda Tapeden Kodes’e 1-2 adlı iki kitabı bulunuyor.
Merhaba,. Pek çok RTS mezunu, yönetmen, senarist gibi bir takım meslekleri edinmeye çalışır. Meslek hayatınıza muhabir olarak başladınız. Bu sizin hedeflediğiniz bir durum muydu, yoksa tesadüfen mi gelişti?
Aslında hedeflediğim bir durum değildi. Her RTS öğrencisi gibi ben de kendi filmimi yapacak bir yönetmen olarak başladım. Ama maalesef planladığım gibi olmadı. İzmir’e reklam filmi için gelen bir reklam yönetmeninin set çalışanlarına söylediği kötü sözler, ve yukarıdan bakmaları, dizi ve film setlerinin ağır çalışma koşulları, ben bu reklam filmin Tanrısıyım edası beni film ve dizi sektöründen soğuttu. İnsanları gerçekleri öğrenebilmesi için gazeteci olmaya karar verdim.
Sizi Fox TV’de suç haberleriyle tanıdım. Savaş Akın’la beraber polis muhabirliği ile ilgili çok satan listesine giren iki kitabınız bulunuyor. Daha sonra 360 TV’de sabah haberleri sundunuz. Bu alanda bu kadar başarılıyken neden gezi programı sunuculuğu gibi bambaşka bir türe geçtiniz ?
Ben 14 yılır sarı basın kartı bulunan bir gazeteciyim. Sonra TV haberciliği yaptım. Uzmanlık alanım Polis-Adliye haberciliği, başarılı bir grafik çizdiğimi ve iyi bir haberci olacağımı söylerdi hep büyüklerim. Hiç bir zaman haber spikeri olmayı düşünmedim. Ama Fox TV’de çalıştığım sırada 360 TV’de bana güzel bir transfer teklifi geldi. Sabah haberlerini okuyan değil de anlatan birini arıyorlardı. İyi bir okuyucu değilim ama iyi bir anlatıcı olduğumu düşünüyorum. Kısa sürdü çünkü her zaman istediğini söyleyemeyen biri olacaktım böylece, mutsuz da olduğumu gören genel müdürüm bana gezi programı sunmamı teklif etti. Önceleri pek istemedim ama her gittiğim köy kasabasında her haberi, her hikayeyi, her lezzeti güzel bir haber olarak düşünmeye başladım ve reytingler de başarılı olunca 3 yıldır "Lokman Bizim Şehir"de programını sunuyorum. Bununla beraber, artık gittiğim şehirleri, tanıdığım insanların, tatların, seslerin ve lezzetlerin hikayelerini Akşam Gazetesine yazmaya başladım.
Seyyahlık sizin için sadece bir iş mi? Yoksa bir keyif ve tutkuya mı dönüştü?
Kesinlikle yaptığım bir iş değil bir tutku. Çünkü sevemezseniz, yapamazsınız. Eşinizden, ailenizden bu kadar çok uzak olmak para ile ölçülecek bir durum değil. Ayrıca artık gittiğim yerleri yazdığım için geleceğe güzel bir not bırakabileceğimi düşünüyorum. Aynı zamanda cennet ülkemin her köşesini vatandaşlara anlatmak bana muazzam bir haz veriyor.
Evliya Çelebi’nin babasından gizli yaptığı ilk gezi Bursa’ydı. Sizin programınızın ilk yolculuğu neresiydi?
Ben ilk yolculuğumu Gaziantep’e yaptım. Gaziantep’e o gün aşık oldum. O kadar güzel yaşanmışlık kokan bir şehir ki; bu kadim şehrin mutfağına ise ayrı bir aşık oldum. Artık gitmek için can atmaya çalıştığım kentlerimizden biri...
Programınızda şu ana kadar kaç il gezdiniz ve en beğendiğiniz il neresi oldu?
Muş ve Kırşehir, Kırıkkale dışında her ile gittim. En sevdiğim şehirler Şanlıurfa, Nevşehir ve Ordu ben de iz bırakan ve gezerken çok keyif aldığım şehirler… Zaten aslen Mardinliyim fevkalade bir şehir, İzmir ise gelecekte tekrardan yaşamayı düşündüğüm il.
Ne tesadüf ki Kırşehir ile Kırıkkaleye de ben gittim. :) Beğenmediğiniz bir şehir var mı? Ya da gittiğiniz bir şehirde hoşunuza gitmeyen bir durum oluştu mu?
İlleri yukarıda yazdım. Ama bu güne kadar olumsuzluk yaşadığım bir şehir olmadı.
Ekranda çok rahat ve samimi duruyorsunuz. Bu da hem sizi izleyenleri ekrana bağlamaya yetiyor. Hem de bu durum programınızı ayrı bir yere konumlandırıyor. Elbet her işin bir zorluğu var. Ama durum, bizim televizyondan gördüğümüz kadar rahat ve kolay mı?
Aslında ben en kolay olayı yapıyorum. Kendim gibi davranıyorum. Doğal biri olduğumu herkes söylüyor. Ama zor olan rol yapmak değil mi? kendin olursan oynamazsan ekranda kazanırsın. Böyle olduğum içinde kısa sürede “Bizim çocuk geldi.” demeye başladılar. Özellikle anneler ve teyzeler beni çok sever zaten genelde onlarla yemek yapıyoruz bu samimiyet izleyiciye de ulaştı ve kısa sürede güzel emeklerin karşılığı, ekranda reytingtir, onu da başardık.
Bu kadar fazla seyahat etmek zaman ve yorgunluk kaybına neden olur. Ailenize ve kendi diğer işlerinize zaman ayırabiliyor musunuz?
Aslında çalışırken çok mutluyum, kendime ayırdığım zaman: çalışma saatlerim. Haftada iki gün de aileme ayırıyorum. Henüz şikayet gelmedi, eşimden ederse eğer düşünürüm.
Aynı zamanda Akşam Gazetesinde gezi yazıları yazıyorsunuz. İleride gezi yazısı kitabı çıkartmayı düşünüyor musunuz? Ya da yerel rehberlik yapmak gibi bir fikriniz var mı? :)
Kesinlikle "Modern Zaman Gezgini" adlı kitabımı yazmaya başladım bile. Rehberlik de fena fikir değilmiş. :)
İlerideki planlarınız neler? Dünyayı da gezmek, bunu da program yapmak gibi bir hedefiniz var mı? Yoksa sadece Anadolu bana yeter mi diyorsunuz?
Tabii ki dünyayı gezmek isterim ama maalesef konsept gereği şuanda Anadolu’yu geziyorum.
Bir çok okuyucumuzla birlikte ben de amatör bir gezginim. Bize önermek istedikleriniz var mı?
Muhakkak Nevşehir’e gidin Kapadokya bölgesine. Mağara, kaya otellerde kalın ve balon turu yapın herkesin yapması gereken bir etkinlik. Ve Sinop’ta kesinlikle Erfelek Şelalelerini ziyaret edin...
Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder